( Biz Geleceğiz - 15 )
"İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu Anısına "
Bauhaus 1919 yılında Walter Gropius tarafından Almanya 'da Weimar’da kurulmuş bir mimarlık ve güzel sanatlar okuludu.
Okulun en büyük hedefi sanat ve zanaat ikilemini ortadan kaldırmaktı.
Sanatsal yetisi olan insanları, yaratıcılıklarını geliştirerek mimar, resim, el sanatçısı olarak yetiştirmekti.
Ürünlerin tasarlanmasında sosyal bir amaç veya işlevsellik önem taşımaktaydı.
Estetik tek başına belirleyici olmamış, teknik olarak mükemmele ulaşma yeterli görülmemişti.
İnsanlar için daha yaşanabilir bir çevre oluşturmak amaçlanmıştı.
Var olan el sanatları becerisinin üstüne teknikle bütünleşmiş yeni tasarım metotlarıyla bütünleşen bir yöntem hedeflenmişti.
Endüstri devrimiyle başlayan değişiklikler her alanda değişimi zorunlu hale getirdiği gibi zanaat eğitimi veren kurumları da değişime zorluyordu.
Yeni kendini her alanda duyuruyordu.
Klasizm güncelliğini yitiriyor yeni akımlar gelişmeye başlıyordu.
Elit olarak nitelenen akademilerin gelişmesi ile halk sanatlarının gerilemesi arasında yakın bir ilgi vardı.
Akademiler daha çok saray ve burjuvalar tarafından ilgi görmekteydi.
Sanat günlük yaşamdan ve sıradan insanlardan koparılıp salon sanatı haline gelmişti.
Günümüzde de sanat ve halk kavramları pek yan yana gelemiyor ne yazık ki.
Sanat burjuvadır, aristokrattır, ulaşılmazdır ama sanat halk için değildir bu yaklaşıma göre.
1800 lerun sonunda İngiltere'de John Ruskin ve William Moris sanat ve emek dünyasını birleştirecek unsurları aramaya başladılar.
Sanatın dönüşmesini, salonlardan çıkmasını, yeni bir sanat eğitimi verilmesini, sanatın hayata ve günlük yaşama dönmesini istiyorlardı.
Morris, sanatın anlaşılır olmasını önemsiyordu.
Çoğu zaman insanların göremediği, anlayamadığı ürünler vermektense işlevsel ve daha görünür bir sanat anlayışı kurmaya çalışıyordu.
Morris’in fikirleri İngiltere’de yayılmaya başladı.
Morris'in etkisiyle İngilizler tatbiki güzel sanat eğitimi veren okullar açtılar ve orta dereceli okullarına iş eğitimi derslerini koydular.
Adadaki bu gelişmeler diğer Avrupa ülkelerine yayılmaya başladı.
1908’de Almanya’da Alman İş Derneği kuruldu.
Dernek ilk yıllarda daha çok el sanatlarını destekledi ama artan endüstriyel sorunlara da çözüm yolları arıyorlardı.
El sanatlarının korunması, geliştirilmesi, endüstrinin gereksinimi olan tasarım sorununun ele alınması ve kurumsallaştırılması kararları alındı.
Hazırlanan raporlarda günün sanat ve endüstriyel sorunları ele alınıyor bu sorunların mimar, ressam, heykeltıraşların yapacakları iş birlikçi bir çalışmayla özümleneceği ve bütün sanatçıların aynı tutum içinde çalışacakları bir okulun kurulmasıyla aşılacağı dile getiriliyordu.
Bu nedenle Bauhaus endüstrinin sorunlarına çözüm arandığı bir dönemde ortaya çıktı.
Sorunlara bu çerçevede çözüm arayan birçok atölye ve okul vardı fakat Bauhaus en kapsamlısı ve en gelişmiş olanıydı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaş tazminatlarını ödemeye çalışan Almanya krizden en çok etkilenen ülke olmuştu.
Naziler örgütlenip kuvvetlenmeye başlamışlardı.
Bauhaus’u yeniliğe ve modern sanat akımlarına karşı olan Naziler kapatmaya çalıştılar.
Bauhaus, Dessau’ya oradan da Berlin’e taşındı fakat burada da eğitim vermesine izin verilmedi, on iki öğretim elemanı toplama kamplarında can verdi ve okul kapatıldı.
Kurtulabilenler yurt dışına çıktılar.
Bauhaus Chicago’da yeniden kuruldu.
Amerika’da ve bütün dünyada Tatbiki Güzel Sanatlar Okulları’nın kurulmasına örnek teşkil etti.
Bugünkü tasarım (design) çalışmalarının temeli “Temel Sanat Eğitimi”nin esası Bauhaus’tur.
Bu doğrultuda ülkemizde de Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim İş Bölümü 1932 yılında kuruldu.
Cumhuriyet sonrası sanatla sanayiyi, özerk sanatlarla uygulamalı sanatları birleştirme çabasının bir ürünüydü.
Kurucu kadro İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından seçilerek Almanya’ya gönderilmiş ve burada Bauhaus etkisine girmişti.
Baltacıoğlu aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Rektörü ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi estetik ve resim metodu hocasıydı.
Meşrutiyett'en başlayarak eğitimin modernleşmesinin önderleri arasında yer alır Baltacıoğlu.
Eğitim kurumlarını ve programlarını incelemek üzere Almanya, İngiltere, Fransa ve İsviçre’ye gönderilir.
Resim-iş bölümünün yetiştireceği “Cumhuriyet Öğretmeni”nin de Anadolu’daki bütün orta eğitim kurumlarına dağılarak, resim ve iş, sanat ve zanaat çalışmalarıyla ahlaken ve bedenen gelişmiş modern yurttaşların yetiştirileceği bir eğitim devrimi tasarlanmıştır.
Sanatı halkın hizmetine adayan ilk filozof olan Ruskin’in öğretilerini hatırlatan bu tasarıyla Halk Evleri ve Köy Enstitülerinin kurulmasına giden yolun taşları döşenir.
Baltacıoğlu’nun öğrencisi olan Almanya’ya güzel sanatlar eğitimine gönderildiği sırada Bauhaus’u inceleyen İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel bu devrimin mimarlarıdır.
Baskı sanatı, fotoğraf, grafik gibi alanlar ilk kez güzel sanatlar programına alınmıştır.
Bugünkü Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini temelini oluşturacak Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nun açılması ilk önce Gazi Terbiye’de gündeme gelir.
Resim-iş’in ilk mezunlarından üçü Almanya’ya yeni okulun kuruluş sürecini yönetmek üzere gönderilir.
Savaşın neden olduğu gecikmeyle okul 1957’de açılır.
Esin kaynağı Bauhaus olan eğitimciler tarafından devrim niteliğinde adımlar atılır.
Andre Lhote’un öğrencisi Ercüment Kalmık da 1950’de İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde Renk ve Şekil derslerine başlar.
Gazi Eğitim ise 1962’de Form ve İnşa derslerini programına alır.
1956’da mimarlık fakültesine öncelik verilerek ODTÜ kurulur.
Temel tasarım bütün bu okullarda endüstriyel tasarım bölümlerinin kurulmasına da zemin hazırlar.
Dünyada ve ülkemizde böylesine belirleyici olan bir ekol olan Bauhaus bizim için de referans noktalarından.
Köylerimizi, mekanlarımızı, ürünlerimizi tasarlarken bizim de rehberimiz.
Bizim için sanat bir burjuva avuntusu değil bu nedenle.
Ellerimizi fark ettiğimiz, sanatın zanaatla uyumunun bir ifadesi.
Bizim için sanat emeğin ta kendisi.
Comments